Sanat Gerçekçi, Hakiki ve Güzeldir

GERÇEKÇİLİK

Gerçekçilik, kökleri antik Yunan'a, özellikle Platon'a ve Aristo'ya kadar uzanan Batı estetiğindeki en eski kuramdır. Güncel bir tanıma göre sanatta Gerçekçilik" izleyenin gündelik hayatla yakından ilgili, edebi metin kalitesindeki bir resmi süratle ve kolaylıkla fark etmesine izin veren bir tasvirdir. Platon'un ve Aristo'nun "gerçekçilik" kavramları "idealizm" ile örtüşür: Bu kusursuz ve ideal formdaki gerçektir; güzelin amacıdır. Antik Yunanlılar için gerçekçilik kusursuzluğun resmedilmesidir.

Platon da Aristo da sanatı bir taklit olarak kabul etmiş, ancak göreceğimiz gibi, insanlar üzerindeki etkilerinden dolayı sanatın değeri konusunda uzlaşamamışlardır. Platon sanatın ideal toplumdan uzaklaştırılmasını, Aristo ise sanata değer verilmesini istemiştir. Müziği, bir direnç, gelişim ve bitirme motifi gibi eylemleri taklit etmek üzere olduğu düşünülür. Heykel ve resim görsel olarak taklitçidir.

Yunanlılar modern "sanat" terimine eşdeğer bir sözcüğe sahip değildir. Yunanca Techne uygulama ya da zanaat anlamına gelin. Platon için Techne'nin paradigmatik örnekleri tıp, mimari ve aritmetiktir; bunlar platon için müzik, şiir, tiyatro, resim ve heykel gibi sanatsal uğraşlardan daha üstündür. Platon'un hiyerarşik Techne listesinin bugün kendi toplumumuzdaki mesleklere ve yan uğraşlara ne kadar paralel olduğuna bir bakın.

Platon'un sanat hakkındaki düşünceleri gerek metafizik(hakikat felsefesi)ve epistemoloji(hakikat ve bilgi felsefesi)hakkındaki daha büyük kuramlarında gerekse ideal insan toplumlarının belirlenmesi ve geliştirilmesi hakkındaki bakışında saklıdır. Platon için sanat kesinlikle hakikat ve güzel davranışlar gibi üstün meziyetlerin hizmetinde olmalıdır. Platon'nun dünyası iki katlıdır: aldatıcı güvenilmez olan duyularla algılanan fiziksel dünya ve hayallerle duygulardan tamamen özgürleştirilmiş akıl yoluyla anlaşılabilen, gözle görülmeyen gerçek dünya. Gördüğümüz ve deneyimlediğimiz kusursuz dünya göremediğimiz kusursuz dünyadaki "formlar"ın taklidi olan belirli parçalardan oluşur.

Platon'un ünlü benzetmesinde marangozun yaptığı yatak, şekli insanlar tarafından görülemeyen bir yerde gerçekten var olan ideal yatak formundan alır. Bundan daha zayıf olanı, Platon'un görüşüne göre sanatçının yaptığı yatak resmidir ki bu da marangozun yaptığı yatağın bir taklididir. Bu da Plalon'un çok iyi bilinen savıdır: Bir sanat eseri betimlediği gerçeklikten üç kez uzaklaşmıştır, bu nedenle ona güvenilmemeli ve değer verilmemelidir. Bize güvenilmez ve genellikle yanlış bilgi verebilecek saf, kusurlu taklide ilaveten Platon, sanat eserinin bizi duygusal olarak kendine bağlayabildiğine, mantıklı düşünebilme, gerçek bilgiyi elde etme ve ahlaki davranma yetilerimizi etkileyerek bizi zara uğrattığına inanır. Güzellik, Platon'un sanat hakkındaki görüşlerinde önemli bir rol oynar ve Platon bütün güzel şeylerde bulunan ortak özellikleri bulmaya çalışır ki bunlarda güzellik formunda gizlidir. Basit şeyler kendi birliklerinde güzeldir; karmaşık şeyler ise orantısal olarak birleştiğinde güzeldir. Güzellik ve birlik yine de aynı değildir.

Platon güzelliği öğretmek için öğretici bir kuram önerir: Gençler güzeli sevmek öncelikle tek bir insan vücudunu, sonrada güzel vücutların ortak özelliklerini tanımak ve "ruhların" güzelliğini bedenlerin güzelliğinden daha üstün olduğunu öğrenmek üzere eğitilmelilerdir. Gençler önce fiziksel güzellik konusunda eğitilmeli, ardından güzel uygulamaları, bilginin güzelliğini sevmeli ve bütün güzelliğin güzellik formunda saklı olduğunu öğrenmelidir. Güzellik kendi başına bir değer değildir Platon'a göre; güzelliğin düşünülmesi iyi bir ahlaki karakterin gelişmesine ve devamlılığına hizmet eder. Devlet'te ele aldığı eğitim hakkındaki yazılarında Platon sanatın "hoş ve zarif" olması gerektiğini ifade eder.

Bu nedenle gençler sağlıklı bir ortamda yaşayacaklar ve her açıdan fayda sağlayacaklar, sonra bu güzel eserlerdeki bazı şeyler iyi yerden sağlık getiren bir rüzgar gibi gözlerine ve kulaklarına çarpacak, çocukluklarından itibaren onları ister istemez temsiliyete, arkadaşlığın ve aklın güzelliğiyle uyuma götürecek.

Platon sanattan hoşlanmaz falan değil ama kötü niyetli insanlar, ya da siyasilerin elinde tehlikeli bir oyuncağa dönüşebileceği endişesi duyar.

Aristo ne diyor bir de onu inceleyelim; Platon gibi Aristo da "doğru sanat kuramı"nın Gerçekçilik olduğu bir kültür içine doğmuştur. Platon gibi Aristo da Gerçekçilik kuramını hakikat ile güzelliğin doğanın temsili taklitlerinde saklı olduğu şartını kabul eder. Aristo, Platon'dan farklı olarak sanatla dostane ilişkiler kurar ve sanatın değerli olduğunu düşünür. Aristo, Platon'un ideal formlar dünyasına duyduğu inancı kabul etmez. Aristo'ya göre gerçeklik hissettiğimiz doğal dünyadan meydana gelir(ibarettir).

Aristo için sanat taklit demekse de sanatçının sadece doğayı taklit ettiğine inanmaz. Aristo'ya göre sanat doğada var olan şeylerin en iyi birleşimini temsil edip, evrensel ve arketip olanı bularak ona katılır. Bu nedenle sanat eserleri,estetik açıdan,temellerinin dayandığı özgün kişilerden veya nesnelerden daha iyidirler. Aristo için mimesis gerçek olanla sınırlanmaz. Estetikçi Stephen Halliwell, Aristo için şöyle der: "Bütün mimetik sanatlar üç şeyi temsil eder (kombinasyonları ile beraber):güncel gerçeklik, geçmiş ve şimdi: dünyanın(popüler)kavramları ve inanışları: 'olması gereken' durumun kuralcı fikirleri." Mimesis, doğada bulunan güzelleştirme, geliştirme ve genelleştirme özelliklerini içerir.

Aristo temsiliyetlerin(tasvirlerin)sağladığı hazzı kabul eder ve bundan zevk alır. Aristo için başarılı bir temsiliyet dikkatimizi ve duygularımızı gerçeğin yapabileceği oranda bağlar. Sanatçı belirli bir noktadan gösterdikleriyle izleyene bir bakış açısı sunar. Böylece sanatçının sunduğu şey konunun kendisi değil, "onun deneyimleyen konu edinen konudur. Aristo'ya göre "başarılı bir sanat eseri" kriteri, eserin konusunun izleyeni konu hakkında düşünmeye davet edecek şekilde ele alınmasıdır. Bunun nedeni sanatçının onu algısal deneyim için ortaya koyuşudur. İzleyenler sanat eserinde temsil edilen dünyayı, sanat eserinin dışındaki dünyayı yorumlayıp yargıladıklarına benzer şekilde yorumlamak ve yargılamak zorundadır. Sanat eserinin yapımı da algılanışı da birer anlama biçimidir.

Açıkça söylemek gerekirse, Platon sanatın psikolojik etkilerinden endişe duyar-ahlaki olarak yanlış bir hareketin inandırıcı tasvirinin izleyenleri ahlaki olmayan bir şekilde hareket etmeye ikna edebileceği ya da melankolik müzik dinlemenin melankoliye neden olabileceği gibi. Bununla birlikte Aristo, onunla hemfikir değildir; bize anti-sosyal eğilimlerimizle ilgili temsili bir tatmin yaşattığı için bu tür deneyimlerin iyi olduğu ve sanatta deneyimlediğimiz şeyi dışa vurmak konusunda bizi yatıştırdığı düşüncesini ileri sürer. Medyadaki cinsellik ve şiddet hakkında benzer tartışmaları ne sıklıkta duyduğumuza dikkat edin. Bazıları uygunsuz cinselliği ve şiddeti görmenin bizi kötü davranışlara itebileceğini gündeme getiriyor. Bazıları da cinselliği ve şiddeti izlemenin güvenli olduğunu, bu sayede aksi halde kötü bir şekilde ortaya çıkacak dürtülerle uzlaşmanın sağlandığını, dolayısı ile bunun toplumsal açıdan kabul edilebilir bir yöntem olduğunu söylüyor.

Çağdaş bir estetikçi, Stephen David Ross, antik Yunanlıların iki "güzellik" duygusu olduğunu söyler-dâhili ve harici. "Güzelliğin" dâhili kullanımında Yunanlılar, insanın karakter özelliklerinin, iyiliğin hakikatin ve hem doğal hem de ruhani dünyanın dâhil olduğu hayranlığa değer hemen her şeyin güzel olarak görünmesi gerektiğini savunurlar. Harici(daha kısıtlı)"güzellik" kullanımlarında ise Yunanlılar, şeylerin nasıl ortaya çıktığına ve insan bedenin, doğal yaratıkların, sanat eserinin de dâhil olduğu güzel şeyleri deneyimler iken ki hazza gönderme yaparlar. Harici duyu açık ve örtülü karşılaştırmasını da kapsar. Bu ikili bir kavramdır; Bu güzeldir şu güzel değildir. Aynı terimin(güzel teriminin)dâhili ve harici duyuları farklı görünse de Yunanlılar onları ayrı tutmazlar.

Sonuçta antik Yunanlıların güzellik kavramı karmaşıktır ve bilgi, hakikat iyilik doğa, sanat gibi önemli kavramları birbirine bağlar. Bu tür bağlar daha sonra Avrupa düşünce tarihini etkilememiştir. Yunan "güzelliği" doğal dünyada biçimde sınırlı ve kavranabilir olan ile fiziksel dünyanın ötesinde kavranamaz ve sonsuz olanı açıklar. Güzellik her şeydeki iyi, etik ve paha biçilmez olandır. Sınırlıdır ve sonsuzdur, ölçülebilirdir ve ölçülemezdir. Ross, antik Yunanlıların güzelliği nasıl gördüklerini anlatan on madde listelemiştir:

(1)muhteşem ve yüce;

(2)tüm ölçütlerin ve farkların ötesinde;

(3)her şeye yakışan;

(4)insana ve onun ürettiği sanat eserleri de dâhil tüm eserlerine olduğu kadar tanrılara da doğal şeylere de yakışan; (5)sınırlı şeylere, şekillere, renklere, seslere, düşüncelere, geleneklere, karakterlere ve yasalara yakışan;

(6)iyilikten ve mükemmellikten ayrılamayan;

(7)şiirden ve müzikten çok görünen şeylere yakışan; (8)parçaların düzenlenmesine ilişkin bir düzen;

(9)uyum simetri ve oran;

(10)görmeden ve işitmeden haz alınan şey

Platon güzelliğin hem dâhili hem de harici kavramlarını benimser ve özellikle de yüce güzellik duygusunu kendi icadı olan Platonik güzellik formunun bir kanıtı olarak kabul eder. Aristo güzelliği boyut, düzen, oran, uyum, simetri gibi özellikleri kısıtlayarak harici anlamda da kullanır. Aristo amacın işlevini ve uygunluğunu iyi sanatın kriteri olarak kabul eder. Bu nedenle Aristo'nun güzellik anlayışı iki önemli yönden biçimde gizlidir: görüntü ve işlev.

Aristo için güzellik "her zaman fazla ya da az" dır ve Ross'un değişiyle; "şeyler az ya da çok düzen içinde oldukları kadar az ya da çok güzeldir ve biçimsel amaçlarını az ya da çok kusursuzlukla yerine getirir, algılanırken az ya da çok haz verir." Aristo'nun güzellik hakkındaki düşünceleri Rönesans boyunca etkili olmuştur; bugün pek çok sanatçı, eleştirmen ve estetikçi için halen geçerlidir.

Estetikçi Nickolas Papas şöyle açıklıyor: Aristo için güzellik güzel şeylerin gerçek mülkiyetidir. Güzellik sadece bakanın aklında değildir. Bir şeyin güzel olduğunu söylemek o şeydeki bir özelliği algılamaktır. Üstelik her sanat formunun bir doğası vardır. Resmin doğası mimesis ise o halde resmin gösterdiği şeye benzerliği yüzünden güzel ve memnun edicidir. Mimetik sanata bakarak aldığımız zevk Aristo için iyi bir şeydir.

Aristo'nun kabul edilebilir genişlikte bir güzellik kavramı vardır. Örneğin hayvanları hareketleri üzerine de biyoloji öğretirken öğrencilerini çirkin bulabilecekleri şeyi aşağılamamaları için zorlar: Canlılar güzelliği ortaya koyarlar çünkü amaçlarına uygun bir yapıları vardır ve bu nedenle tasarımları güzeldir. Çok çeşitli güzellik vardır çünkü çok çeşitli şey vardır: Sonuçta Aristo için tek bir ideal(platonik) güzellik formu yoktur.

Aristo'ya göre bir şeye akıllı "güzel" demesi için kişinin o şeyin ne olduğunu bilmesi gerekir. Aristo için güzellik öncelikle bilgiye, sonra güzel denen o şeyin görüntüsüne ve işlevine dayalıdır. Aristo güzelliği forma formu da anlama bağlar. Formun güzelliği bir parçanın bölümlerinin bütünleşmesini gerektirir. Güzellik bireysel unsurlarla başarılamaz: Aristo'nun Poetika da yazdığı gibi bir resim bir Figürün oransız bir ayağa, tek başına güzel olsa bile sahip olmasına izin vermez. Oran, güzelliğin önemli bir parçası olsa da, bir sanat eserinin simgesel, anlatısal ya da dramatik anlamına bilişsel açıdan yaklaşılarak fark edilebilir. Örneğin kendisi dramatik olan bir unsur,(başarısız bir resmin içine yerleştirilmiş güzel bir ayak resmi)eseri iyi bir sanat eseri yapıp onu aklayamayacağı gibi, eserin bütünü içine orantılı bir şekilde yerleştirilmezse yeterince dramatik de olamaz. Bu nedenle formun farkına varmak anlamın ve bütünün içindeki yerinin farkına varmaktır. Aristo güzelliğin değerlendirilmesini sanat eserinin yorumuna göre yapar.

Aristo için form tek başına değerli bir parça değildir Her zaman daha büyük sanatsal bir amaca hizmet eder ve bu amaç dünyanın güzelliklerini temsil etmektir.

Halliwell Aristo'nun form kavramını şöyle açıklar.

Form parçaların düzeninden oluşur. Ancak bu işlevlerin anlamın taşıyıcısı olduğu bir düzendir. Bir sanat eserinin formu ve bütünlüğü Aristo'nun modelinde, en azından dünyaya üstü kapalı bir gönderme yapmaksızın yorumlanamaz. Bu bütünlük kendi kendine yeten bir durum değildir. Ama belirli bir "hayal ürünü gerçekliği" ima eder Eserin içindeki form ve bütünlük, anlaşılırlığı eserin dışındaki dünyaya bağlayan bir yapı olmaya devam eder. Temsili bir eserin formu ve yorumlanış şekli eserin öznesi durumundaki gerçeklikten ayrılamaz.

Kaynakça: Neden Bu Sanat? Çağdaş Sanatta Estetik ve Eleştiri adlı kitabı Terry Barrett 

Neden Bu Sanat? Çağdaş Sanatta Estetik ve Eleştiri adlı kitabı Terry Barrett  | İndir

DİĞER YAZILAR

Dans müzik ayinler neşe renk

Dans müzik ayinler neşe renk

Sanat'a Dair

Yeni Sanat Tarihi

Yeni Sanat Tarihi

Sanat'a Dair

Rastlantı Tanrısı

Rastlantı Tanrısı

Sanat'a Dair

Postmodern Çoğulculuk

Postmodern Çoğulculuk

Sanat'a Dair

Kitsch

Kitsch

Sanat'a Dair

Sanat Gerçekçi, Hakiki ve Güzeldir

Sanat Gerçekçi, Hakiki ve Güzeldir

Sanat'a Dair

Leibniz

Leibniz

Sanat'a Dair

Kandinsky

Kandinsky

Sanat'a Dair

Balthus

Balthus

Sanat'a Dair

Ahlak

Ahlak

Sanat'a Dair

Sosyal

Sosyal

Sanat'a Dair

Estetik

Estetik

Sanat'a Dair

Feuerbach

Feuerbach

Sanat'a Dair

Kişisel Notlar

Kişisel Notlar

Sanat'a Dair

Gerçeklik Sorunu

Gerçeklik Sorunu

Sanat'a Dair

Gödel-2

Gödel-2

Sanat'a Dair

Gödel-1

Gödel-1

Sanat'a Dair

Boşluk Nedir?

Boşluk Nedir?

Sanat'a Dair

Akıl Nereye Gidiyor

Akıl Nereye Gidiyor

Sanat'a Dair

Spinoza ve Aşkın Diyalektiği

Spinoza ve Aşkın Diyalektiği

Sanat'a Dair

Alev Alatlı

Alev Alatlı

Sanat'a Dair

Atina Okulu

Atina Okulu

Sanat'a Dair