Boşluk Nedir?

İlk başta boşluk ve hiçlik arasında bir ayrım yapalım.Boşluk,herhangi bir var olanın bulunmadığı var olandır,hiçlik ise herhangi bir var olanın bulunmadığı,herhangi bir var olanın bulunmamasının da mevcut olmadığı haldir,bu halin var olduğunu ya da hiç 'hiçer' gibi tanımlara girmemek için düşüncemizin her zaman bizim algımıza bağlı olduğunu belirtmemiz gerekir bu nedenle hiçin var olduğunu söylersek de bu bizim algımızda geçerlidir,yoksa bayılma durumunda,bayılma sonrası deneyimimize göre belirlidir ki hiçlik var değildir,hiçlik ancak hiçlik sonrası var olanın yorumu üzerine,yorumsal olarak vardır.

 

Boşluk herhangi bir var olanın olmadığı var olandır ve bu nedenle günlük yaşamda deneyimlenebilir;zira aslında boşluk var olanın olmadığı bir var olan olarak zamansal andalık,şimdilik,mutlak ideal tek an olarak yani bir soyutlama olarak vardır.Bunun dışında boşluğun var olan olarak tanımlanması,boşluğun belirlenebilmesi için boşluk dışında var olanların varlığını bir var olan olarak boşluktan ayırt etmeyi gerektirir.Bu ayırt etme ise boşluğu sadece zaten tanıyorsak var olabilir.Boşluğu ise tanımıyor olduğumuz için onu tanımsal olarak arıyoruz.Peki tanımadığımız bir şeyi nasıl düşünebiliriz?Onu düşündüğümüzü sanarak.Aklımızda var olansız bir var olan yaratırız ve buna boşluk deriz ama sonra düşünürüz ki bu var olansız var olan da boşluk olmayan bir var olan olabilir mi?Bu düşünme yolu da şuna varır,bir var olan olarak boşluk kendi ayırtsızlığının gösterdiği üzere en azından şimdilik bizim için var değildir ve biz onu yanlış düşünerek,yanlış bir soyutlama içinde ele alarak sahte olarak var ettik ve onun var olmadığını,boşluğun gereksiz bir soyutlama olduğunu anladık,bu nedenle boşluk kavramını artık kullanmayacağız.

 

Peki doluluk nedir?Doluluk,boşluğun tanımı olan var olansız var olanın olmadığı ama bu olmayışın hiçlik olarak ya da var olanlı var olansız şeklinde değil de herhangi bir var olanın var oluşuna bağlı olarak kurulumudur.İlk iki belirlenimi saymazsak -çünkü onlar başka kavramlarla karıştırmamak için kullanıldı,bir ayırt edici olarak- doluluk bir var olanın edimsel olarak var olmasıdır,potansiyel olarak değil.Edimsel olarak var olanın zihinsel tasarımı ölüm,bayılma gibi bireysel yok oluş deneyimlerinin kendisinden kaynaklanan zıtlık ile var olabiliyor,yani edimsel var olan kavramının şu an ben de var olup bir maymunda olmamasının -en azından öyle sanıyorum- türlü sebepleri olsa da bir tanesi bu.Bu şekilde edimsel var olan kavramının da aslında deneysellik sonucu fakat apriori özdeşlik ilkesine bağlı olarak algılanması durumu betimlenmiş oluyor.

 

Gelelim temel soruya,soruyu biraz değiştirerek sorarsak mimarlıkta boşluğun yeri mi değiştirilir doluluğun yeri mi?Ben bu soruya boşluğun 'boş' bir soyutlama olduğundan bu argümanda yer almayacağını,doluluğun yer alması gerektiğini savunarak cevap vermeye başlarım.Doluluğun yani var olanın edimsel olarak var olmasının mekansal olarak yer ve biçim değişimi mimarlığın tematik bir tanımı olabilir;ancak burada mekan kavramının ne olduğuna da kısa bir şekilde göz atmamız gerek.

 

Mekan kavramı,bana kalırsa yine mekansızlık deneyiminin mekansızlık deneyimi sonrası yorumu sayesinde anlaşılabilen bir olgu,tabi burada zıtlıklar sayesinde algılamanın apriori olduğunu belirtmek zorundayım ve apriori olan benim lügatımda Kant'da olduğu gibi evrensellik içerse de ben evrensellik tanımının varsaydığı genel insan kavramına karşı olduğumdan ötürü yalnızca bu tanımın izin verdiği insan tanımının anlatımda yer alacağını yani evrensel olanın normal anlamıyla evrensel olmayacağını belirmek suretiyle ilerlersem mekan kavramının algılanışının apriori olduğunu ancak mekan kavramının kendisinin mekansızlık ile anlaşıldığını söylemekle beraber mekan kavramının kendisinin deneyimlenmesi için yine var olan olmayan bir var olan yani boşluğun deneyiminin gerekli olduğunu düşündüğüm için mekanın da boş bir soyutlama olduğuna inanıyorum;ancak mekan kavramı da boşluk kavramı elbette geometride olduğu gibi aksiyomatik olarak kullanılabilir;fakat sorguladığımız temel soruda aksiyomatik bir kavram olan boşluğun,kendi alanı dışında analitik olmayan deneysel yani sentetik bir kullanımı söz konusu olduğundan bu alanda kullanılmayacağını belirtmeliyim lakin mekan kavramının burada kullanılmasının sebebi mekanı boşluk ile tanımsal olarak 'neredeyse' özdeş kılmam,fakat vurgulamalıyım 'neredeyse'.Burada nüansı yaratan şey,boşluğun aksiyomatik anlamda olması mekanın ise günlük yaşamdaki,sağduyuyla ilişkin boşluk kavramına,yani mekana ait olması.Özetle,mekan,boşluğa,sağduyu eklenmesidir denebilir.Sağduyu ile de kastettiğim şey masanın yerini değiştirdiğimde,masayı bu odadan farklı bir odaya aldığımda oluşan 'mekan' değiştirme durumu oluyor.Yani aksiyomatik olan boşluk kavramı burada eklenen sağduyu ile aslında aksiyomatik olan parçasını bir ölçüde eksiltiyor,eksilen ölçü boşluğun tanımının kendisindeki var olansız var olanın,var olansız var olan,ama var olanlı var olanmış gibi görünmesindendir,bir nevi sağduyu ideolojisi.Konuyu daha fazla saptırmamak için burada sözümü kesiyorum.

 

Neticede,benim cevabım doluluğun yerinin değiştirildiği üzerine oluyor,yani var olanın.Doluluk var olan değil tabi,var olanın durumunu ifade ediyor,bir nevi 'var olmaklık',yani bir mekanda var olmaklık.Şu an dizüstü bilgisayarım odamda mevcut halde.Odam bilgisayarım ve daha fazla şeyi içerdiğinden,yani bilgisayarımın kendisinden daha geniş bir mekan olduğundan bilgisayar-oda ikilisinde oda mekan oluyor,bu da sağduyunun metodolojisinden birisi,yani genişlik ya da büyüklük ilişkisi.Bu algıdan devam edersek,mimarlık var olanın, var olanın biçimini değiştirerek,onu farklılaştıran,onu estetik kılan yönelimler ve bunların matematiksel formülasyonlarının tezahürünü var eden alan anlamına geliyor,boşluğun değil.

 

Bu kavramlar hakkında düzeltilmesi ve söylenmesi gereken daha çok şey var, en başta hiçlik konusunda ama burada kesiyorum daha da uzamaması için.

 

Yazar | Barak Dominik Çekim

 


Boşluk Nedir ? | İndir

DİĞER YAZILAR

Dans müzik ayinler neşe renk

Dans müzik ayinler neşe renk

Sanat'a Dair

Yeni Sanat Tarihi

Yeni Sanat Tarihi

Sanat'a Dair

Rastlantı Tanrısı

Rastlantı Tanrısı

Sanat'a Dair

Postmodern Çoğulculuk

Postmodern Çoğulculuk

Sanat'a Dair

Kitsch

Kitsch

Sanat'a Dair

Sanat Gerçekçi, Hakiki ve Güzeldir

Sanat Gerçekçi, Hakiki ve Güzeldir

Sanat'a Dair

Leibniz

Leibniz

Sanat'a Dair

Kandinsky

Kandinsky

Sanat'a Dair

Balthus

Balthus

Sanat'a Dair

Ahlak

Ahlak

Sanat'a Dair

Sosyal

Sosyal

Sanat'a Dair

Estetik

Estetik

Sanat'a Dair

Feuerbach

Feuerbach

Sanat'a Dair

Kişisel Notlar

Kişisel Notlar

Sanat'a Dair

Gerçeklik Sorunu

Gerçeklik Sorunu

Sanat'a Dair

Gödel-2

Gödel-2

Sanat'a Dair

Gödel-1

Gödel-1

Sanat'a Dair

Boşluk Nedir?

Boşluk Nedir?

Sanat'a Dair

Akıl Nereye Gidiyor

Akıl Nereye Gidiyor

Sanat'a Dair

Spinoza ve Aşkın Diyalektiği

Spinoza ve Aşkın Diyalektiği

Sanat'a Dair

Alev Alatlı

Alev Alatlı

Sanat'a Dair

Atina Okulu

Atina Okulu

Sanat'a Dair